Günlerdir dikkatimi çekiyor; intihar, bunalım, umutsuzluk ve hayattan bezme temalı duyurular.Bu genç yaşlarımızda bu kadar mutsuz muyuz? Herşey bize dert mi oluyor yada hep böyle mi hissediyoruz?Aslında psikoloji ile ilgili şeylerden anlamam, insan psikolojisini de anlamak zordur. Ancak size meslek
Günlerdir dikkatimi çekiyor; intihar, bunalım, umutsuzluk ve hayattan bezme temalı duyurular.
Bu genç yaşlarımızda bu kadar mutsuz muyuz? Herşey bize dert mi oluyor yada hep böyle mi hissediyoruz?
Aslında psikoloji ile ilgili şeylerden anlamam, insan psikolojisini de anlamak zordur. Ancak size meslek yaşamımdan belki ibret alınacak belki de tebessümle okuyacağınız detaylar anlatmak istiyorum. Konu çok sıkıcı olmasın diye de kısaca bir olay anlatıp sorulara geçeceğim :) Eğer talep görürse ilerleyen günlerde yeni hikayelerle devam ederiz.
Nereden başlasak, yıl 2007 mevki: hint okyanusu dolayları aylardan mayıs yada haziran. Hint okyanusunun en fırtınalı en sallantılı olduğu günlerden birinde Çin'den yük tahliyesi sonrası yeniden Brezilya'ya yolculuk... O kadar sallantılı günler ki 5-6 gün boyunca yemek yemeye halimiz yok, zaten hoş yemek diyebildiğimiz tek şey fırında kumpir kıvamında közlenmiş patates. Durum böyle olunca sinir ve asabiyet tavan :) Yatakta bile yatarken düşmemek için yüzyüze yatarak iki elle sımsıkı yatağa sarılarak birkaç saat uyumaya çalışmak daha da zorlaştırıyordu herşeyi. O günlerde en fazla düşündüğüm şey neden buradayım sorusuydu. Günlerce zifir karanlıkta okyanusta tamamen yapayalnızdık. O kadar yalnızdık ki başımıza kötü bir olay gelse zaten kimsenin kurtarmaya gelmeyeceğini bilecek kadar korkuyu da yenmiştik. O günlerde ailesel ve kişisel sorunlarla boğuşuyordum. Artık o kadar bunalmıştım ki geminin en tepe noktasına (miyar güverte) çıkıp yeter ulan yeteeer diye bağırmak istiyordum. Gündüzleri sallantılı da olsa bir şekilde geçiyordu ancak gece karanlığı çökünce daha da bunaltıcı oluyordu. Yerlerde sürüklenen kitaplar ve haritalar, can yelekleriyle dolaşan insanlar artık etkilemiyordu. Herşey ya tamam ya devama dönmüştü.
O anda sadece birşey bizi gülme krizlerine soktu. Can yeleğini çizgili pijamasının üzerine giyen bir gemici!! O saatten sonra stresle herşey kopmuştu. Artık gemi batarsa çizgili pijamayla bulunacak cesetlerden ve komikliğinden bahsedip daha da gülüyorduk. O günleri öyle atlattık, ama bir tek kafadaki arıza geriye hediye kaldı.
Bu yüzden galiba etrafımdaki insanların mutsuzluğuna dayanamıyorum. Herkes bir şekilde mutlu olsun, elimden geleni yapayım istiyorum. İstemeden kırdığım arkadaşlarım, sevdiğim insanlar ve tanımadığım kişiler de oldu tabiki. Hepsini onarmaya çalışıyorum.
En alta da sorumu yerleştireyim, sizin için umutsuzluk nedir ve nasıl yendiniz?
Konunun görselliği için birkaç video da ekliyorum. Okuduktan sonra seyrederseniz belki hoşunuza gidebilir :)
İyi geceler herkese
(git:
www.youtube.com 
(git:
www.youtube.com